Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan b terjemahan - Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan b Bahasa Indonesia Bagaimana mengatakan

Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavv

Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan bir uygulamaya verilen isimdir. Etimolojik açıdan râbıta sözcüğü rabt kökünden türemiştir ve “birleştirmek” ve “bağlamak” anlamlarına gelmektedir. Tasavvufta ise müridin, konsantre olup şeyhini aklında canlandırarak şeyhinden yardım istemesi, şeyhinin yardımı ile Allah'tan feyz alması anlamına gelir.

Tanım
Ana maddeler: Nakşibendi Tarikatı ve Ebu’l aruk Süleyman Hilmi Silistrevi
Özellikle Nakşbendi ve Süleyman Hilmi Tunahan cemaatinde önemli bir yere sahip olan râbıtanın genelde benzer olmakla birlikte farklı tanımları vardır. Ünlü mutasavvıflardan Abdülhakîm Arvâsî’nin Râbıta-i Şerîfe isimli, râbıtayı anlatan risalesinin Necip Fazıl Kısakürek tarafından sadeleştirilmiş nüshasında râbıta şöyle tanımlanmaktadır: “Râbıta, İlâhî-Zâtî sıfatlarla tahakkuk etmiş ve müşahede makamına varmış bir kamil ve mükemmele kalp bağlayıp, huzur ve gıyabında o zatın suretini hayâl hazinesinde muhafaza etmekten ibarettir.”[1]

Tarihçe
Râbıtadan bir tasavvuf terimi olarak ilk kez bahseden eser Raşahât Ayn’ul-Hayât’tır. Ali bin Hüseyn el-Vâiz el-Kâşifî el-Beyhaki tarafından Farsça kaleme alınan eserde çeşitli yerlerde râbıta sözcüğü geçmektedir. Râbıtanın tam bir tanımı veya uygulanışına dair herhangi detaylı bir bilgi içermez. Râbıtanın ilk detaylı açıklaması ve tanımı Nakşibendî Silsile-i Sadat’ında da yer alan ünlü mutasavvıf Hâlid-i Bağdâdî tarafından yapılmıştır. Halid Bağdâdî’nin ilgili eseri Muhammed Esad Efendi’ye yazdığı bir mektuptur ve Risaletün fi Tahkıyk’ır-Râbıta olarak adlandırılmıştır. Bu eser salt râbıtaya ilişkin yazılmış ilk eserdir. Bu eserin ardından, büyük oranda bu esere dayanan ve sadece râbıtayı konu alan çeşitli eserler de kaleme alınmıştır, örneğin: er-Rahme’tül-Hâbita fi Tahkıyk’ır-Râbıta, İsbât’ul-Mesâlik fi Râbıta’tıs-Sâlik, Râbıta-ı Şerîf[2]

Özellikleri
Râbıta dinî veya ruhanî bir uygulama olarak çeşitli kurallara sahiptir. Bu kurallardan belki de en önemlisi Allah'da fânî olmuş (bakınız: Allah'ta fânî olmak) yani en üst seviyeye ulaşmış bir şeyhe râbıta yapılmasıdır. Ölü şeyhlere de râbıta yapılabilir[3]. Râbıtayı bir farz olarak kabul eden mutasavvıflar olsa da[4] genelde tasavvufî çevreler râbıtayı yararlı ve gerekli görmekle birlikte tam olarak bir ibadet veya farz olarak yorumlamazlar.

Uygulama
Rabıta müridin mürşidinin suretini hayalinde canlandırmasıdır. Şazelilik gibi bazı tarikatlarda rabıtanın bulunmayışı uygulamanın tüm tasavvuf yollarında olmadığının bir göstergesidir. Özellikle Nakşibendilikte rabıtanın önemi zikirden bile daha fazladır. Uygulamada bazı çeşitlilikler olsa da genel olarak gözler kapalı şekilde mürşitin göz önüne getirilir ve ondaki ilahi bir nurun müride aktığı hayal edilir. Diğer bazı tarikatlarda imajinasyon, mürşidin suretini canlandırmak şeklinde değil de Allah'ın isimlerinden birini veya zat ismini (Allah) zikrederken harflerinin zihinde canlandırılması şeklinde gerçekleştirilir.

Ayrıca bakınız
Murakabe
Meditasyon
Kaynakça
^ Râbıta-i Şerîfe, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, No. 243435, s.18.
^ Üniversite Kütüphanesi, 438/21; Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 243435.
^ Mehmet Zahit Kotku, Tasavvufî Ahlâk, s. 2/272; Abdülhakîm Arvâsî, Râbıta-i Şerîf, s.23.
^ Mustafa Fevzi, İsbât’ul-Mesâlik fi Râbıta’tıs-Sâlik, s. 19.
Dış bağlantılar
Prof.Dr. Faruk Beşer, Evliya ve Râbıta
Tasavvuf Hayattır
0/5000
Dari: -
Ke: -
Hasil (Bahasa Indonesia) 1: [Salinan]
Disalin!
Râbıta, bir tasavvuf terimi. Tasavvufta belirli tarikatlarda bulunan bir uygulamaya verilen isimdir. Etimolojik açıdan râbıta sözcüğü rabt kökünden türemiştir ve “birleştirmek” ve “bağlamak” anlamlarına gelmektedir. Tasavvufta ise müridin, konsantre olup şeyhini aklında canlandırarak şeyhinden yardım istemesi, şeyhinin yardımı ile Allah'tan feyz alması anlamına gelir.TanımAna maddeler: Nakşibendi Tarikatı ve Ebu’l aruk Süleyman Hilmi SilistreviÖzellikle Nakşbendi ve Süleyman Hilmi Tunahan cemaatinde önemli bir yere sahip olan râbıtanın genelde benzer olmakla birlikte farklı tanımları vardır. Ünlü mutasavvıflardan Abdülhakîm Arvâsî’nin Râbıta-i Şerîfe isimli, râbıtayı anlatan risalesinin Necip Fazıl Kısakürek tarafından sadeleştirilmiş nüshasında râbıta şöyle tanımlanmaktadır: “Râbıta, İlâhî-Zâtî sıfatlarla tahakkuk etmiş ve müşahede makamına varmış bir kamil ve mükemmele kalp bağlayıp, huzur ve gıyabında o zatın suretini hayâl hazinesinde muhafaza etmekten ibarettir.”[1]TarihçeRâbıtadan bir tasavvuf terimi olarak ilk kez bahseden eser Raşahât Ayn’ul-Hayât’tır. Ali bin Hüseyn el-Vâiz el-Kâşifî el-Beyhaki tarafından Farsça kaleme alınan eserde çeşitli yerlerde râbıta sözcüğü geçmektedir. Râbıtanın tam bir tanımı veya uygulanışına dair herhangi detaylı bir bilgi içermez. Râbıtanın ilk detaylı açıklaması ve tanımı Nakşibendî Silsile-i Sadat’ında da yer alan ünlü mutasavvıf Hâlid-i Bağdâdî tarafından yapılmıştır. Halid Bağdâdî’nin ilgili eseri Muhammed Esad Efendi’ye yazdığı bir mektuptur ve Risaletün fi Tahkıyk’ır-Râbıta olarak adlandırılmıştır. Bu eser salt râbıtaya ilişkin yazılmış ilk eserdir. Bu eserin ardından, büyük oranda bu esere dayanan ve sadece râbıtayı konu alan çeşitli eserler de kaleme alınmıştır, örneğin: er-Rahme’tül-Hâbita fi Tahkıyk’ır-Râbıta, İsbât’ul-Mesâlik fi Râbıta’tıs-Sâlik, Râbıta-ı Şerîf[2]ÖzellikleriRâbıta dinî veya ruhanî bir uygulama olarak çeşitli kurallara sahiptir. Bu kurallardan belki de en önemlisi Allah'da fânî olmuş (bakınız: Allah'ta fânî olmak) yani en üst seviyeye ulaşmış bir şeyhe râbıta yapılmasıdır. Ölü şeyhlere de râbıta yapılabilir[3]. Râbıtayı bir farz olarak kabul eden mutasavvıflar olsa da[4] genelde tasavvufî çevreler râbıtayı yararlı ve gerekli görmekle birlikte tam olarak bir ibadet veya farz olarak yorumlamazlar.UygulamaRabıta müridin mürşidinin suretini hayalinde canlandırmasıdır. Şazelilik gibi bazı tarikatlarda rabıtanın bulunmayışı uygulamanın tüm tasavvuf yollarında olmadığının bir göstergesidir. Özellikle Nakşibendilikte rabıtanın önemi zikirden bile daha fazladır. Uygulamada bazı çeşitlilikler olsa da genel olarak gözler kapalı şekilde mürşitin göz önüne getirilir ve ondaki ilahi bir nurun müride aktığı hayal edilir. Diğer bazı tarikatlarda imajinasyon, mürşidin suretini canlandırmak şeklinde değil de Allah'ın isimlerinden birini veya zat ismini (Allah) zikrederken harflerinin zihinde canlandırılması şeklinde gerçekleştirilir.Ayrıca bakınızMurakabeMeditasyonKaynakça^ Râbıta-i Şerîfe, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, No. 243435, s.18.^ Üniversite Kütüphanesi, 438/21; Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 243435.^ Mehmet Zahit Kotku, Tasavvufî Ahlâk, s. 2/272; Abdülhakîm Arvâsî, Râbıta-i Şerîf, s.23.^ Mustafa Fevzi, İsbât’ul-Mesâlik fi Râbıta’tıs-Sâlik, s. 19.Dış bağlantılarProf.Dr. Faruk Beşer, Evliya ve RâbıtaTasavvuf Hayattır
Sedang diterjemahkan, harap tunggu..
 
Bahasa lainnya
Dukungan alat penerjemahan: Afrikans, Albania, Amhara, Arab, Armenia, Azerbaijan, Bahasa Indonesia, Basque, Belanda, Belarussia, Bengali, Bosnia, Bulgaria, Burma, Cebuano, Ceko, Chichewa, China, Cina Tradisional, Denmark, Deteksi bahasa, Esperanto, Estonia, Farsi, Finlandia, Frisia, Gaelig, Gaelik Skotlandia, Galisia, Georgia, Gujarati, Hausa, Hawaii, Hindi, Hmong, Ibrani, Igbo, Inggris, Islan, Italia, Jawa, Jepang, Jerman, Kannada, Katala, Kazak, Khmer, Kinyarwanda, Kirghiz, Klingon, Korea, Korsika, Kreol Haiti, Kroat, Kurdi, Laos, Latin, Latvia, Lituania, Luksemburg, Magyar, Makedonia, Malagasi, Malayalam, Malta, Maori, Marathi, Melayu, Mongol, Nepal, Norsk, Odia (Oriya), Pashto, Polandia, Portugis, Prancis, Punjabi, Rumania, Rusia, Samoa, Serb, Sesotho, Shona, Sindhi, Sinhala, Slovakia, Slovenia, Somali, Spanyol, Sunda, Swahili, Swensk, Tagalog, Tajik, Tamil, Tatar, Telugu, Thai, Turki, Turkmen, Ukraina, Urdu, Uyghur, Uzbek, Vietnam, Wales, Xhosa, Yiddi, Yoruba, Yunani, Zulu, Bahasa terjemahan.

Copyright ©2025 I Love Translation. All reserved.

E-mail: